Fasilitasyonlar

Fasilitasyonlar

  • Değişim Yönetimi.
  • Bütüncül Kurum Kültürü.
  • Süreç Geliştirme.
  • Arama çalışmaları.
    (Vizyon - Misyon - Değerler - Hedefler - Strateji - Ölçümleme …)
  • Yönetsel Yetkinlik Gelişimi.
    (Motivasyonel & Durumsal Liderlik)
  • Kurumsal Gelişim ve Çalıştaylar

Değişim yönetimi sürecinde en büyük varlığınıza yatırım yapın.

“Organizasyonunuz ve İnsan kaynağınız Profesyonellerinize”

Organizasyon ve takımlar için başarılı bir değişim sürecini destekleyen birkaç temel şart bulunmaktadır. Bu şartlar sistemde çok sesliliğe ve bütünsel bir yaklaşıma ihtiyaç duyar.

Söz konusu temel şartlara baktığımızda;

‘Yeni Normal’  Değişim

Küreselleşmenin, ileri teknoloji kullanımının, karmaşık uluslararası yapılanmaların ve sınırların kalkmasının etkilerini inanılmaz bir ivme kazanmış olan değişim ortamı ile yaşıyoruz.

Artık kurumların günlük durağan işlerinin içine gömülme veya belirlenmiş kalıplar ile çalışma lüksü yok. Var olmak, büyümek ve karlılık için liderlerin sürekli değişimi kurum kültürü haline getirmeleri gerekiyor.

Bir organizasyonun kültürü orada çalışanlar tarafından oluşturulur ve sahiplenilir. Bu nedenle de sadece ve sadece onlar tarafından, onlar istiyorsa değiştirilebilir. Mevcut durumun o an’ ki fotoğrafını çekmek önemlidir.

Değişimin ne için yapılacağını anlayan, kurumu başarıya götüreceğini gören çalışanlar değişim projesinin bir parçası olduklarında başarının da bir parçası olurlar ve bu başarıdan gurur duyarlar.

Buna ilişki çalışanlar ile mümkün olduğunca bilgi paylaşılır. Bununla çalışanlar bilgilendirilmiş olur, güven ortamı yaratılır ve değişime ilişkin olası spekülasyonlar önlenir.

Yönetimler bazen çalışanlarda endişe yaratmamak için bilgi paylaşmaktan kaçınabilirler. Değişime ilişkin bilgi endişe yaratabilir ancak bilginin paylaşılmaması güvensizlik yaratır. Sistem içinde düzenli bilgi paylaşımı sayesinde bireyler/çalışanlar kendi karar süreçleri için kendilerine saygı ve güven duyulduğunu hissederler.

Değişim sürecini etkin kılmak için de organizasyon/takım içinde sistemi oluşturan tüm seslerin kendini ifade etmesini sağlamak, tutum ve davranışlarını kontrol eden hislerini, olası eşiklerini fark etmelerini sağlamak önem taşımaktadır.

Bir konuda heyecan hissetmenin, sahiplenmenin birinci koşulu işin içinde olmaktır. Sesimizin duyulmadığını ve hatta dinlenmediğini hissettiğimizde göstereceğimiz tepki genellikle olumsuz olur. Çalışanların, şirketlerinin onları bir iş biriminden öte, bir insan olarak gördüğünü hissetmesi gerekir. Bir işte inisiyatif kullananlar, o işin lideri olmaya da aday olurlar.

Çalışanlar kendi olası eşiklerini aşmak ve değişim sürecine dahil olabilmek için bir nedene (amaca) ihtiyaç duyarlar. Organizasyon/takım/departmanların değişimin kendilerine neler getirebileceğini (faydalarını) hayal etmelerine ilişkin bir platform yaratmak çok önemlidir.

Bununla, çalışanların sürece ilişkin hem kişisel amaç/anlam hem de takım olarak amaç/anlam belirlemeleri/oluşturmaları sağlanır. Bu da bireyin sürece daha fazla ait hissetmesini, ait olmasını sağlar ve katılımını arttırır.

Ayrıca, geçmiş süreci onurlandırmak ve geride bırakmak, yeni sürece doğru umutla ilerlemenin sağlanması önemlidir.

Umut ve endişelerin paylaşılması, hissedilenlerin ortaya konması ve tüm bunların belirtilerine ilişkin farkındalık yaratılması ve aksiyonların planlanması sürece değerli katkılar sağlamaktadır.

Bununla birlikte Sistem’in değişim sürecinde sergileyeceği yaklaşımsal değerlerini belirlemesi de ele alınması faydalı bir başka noktadır.

Bu husus birkaç nedenden dolayı önemlidir.

Öncelikle, girdi sağlamak katılımı ve süreci sahiplenmeyi (buy-in) sağlar. Değişim sürecinde rol alan, sesini duyuran çalışanlar kendilerine değer verildiğini, önemli olduklarını ve sürecin daha fazla kendi kontrollerinde olduğunu hissederler.

Bunun yanı sıra, organizasyon/ departman (sistem) içindeki tüm çalışanlar değişim süreci için kritik bilgilere sahiptirler. Bu nedenle başarılı bir değişim süreci için bundan etkilenen tüm partilerin ve hiyerarşi kademelerinin seslerinin duyulmasına, farklı alanların farklılıklarına ilişkin birbirini anlamasına ve sürece girdi sağlamasına ihtiyaç vardır.

Bunun sonucunda ise, sürecin işleyişine, sürekli ve sürdürülebilir olmasına ilişkin sistemin kendi içinde yapacağı anlaşmalar önem kazanmaktadır .

Tüm bu aşamaları dikkate aldığımızda başarılı bir Değişim Yönetimi Süreci için birbirini takip eden Organizasyonel Sistem Koçluğu toplantıları ile metodolojik bir yaklaşım ve olumlu bir süreç oluşturmak mümkündür.

Günümüzde şirketler gerek ilgi alanlarında (emek piyasası, teknolojik gelişmeler, siyaset, küresel kaynaklar ve pazardaki eğilimler) ve gerekse de etki alanlarında bulunan(çalışanlar, müşteriler, şirket hedefleri) sayısız sorunla mücadele etmektedirler. Bu sorunlar sürekli değişim içinde olduklarından tehdit oluşturdukları kadar fırsatları da beraberlerinde getirmektedirler. Böyle bir ortamda hayatta kalmak ve başarılı olmak için değişimi fırsata dönüştürebilecek kadar esnek, gelişen şartlara uyum kabiliyeti yüksek ve kendi içinde uyumlu hareket eden bir kurum kültürü yaratılması gerekmekte olup ancak bu şartlarda sürdürülebilir karlı büyüme sağlanması mümkün olacaktır.

Günümüzde kurumsal başarı için yaratıcı, atik, farkındalığı yüksek, kendi kendine yeterli, uyum içinde hareket eden, sonuç odaklı ve sezgilerini iyi kullanan yöneticiler/karar vericilerden oluşan bir kurum, bireysel ve ortak potansiyelini en verimli şekilde kullanacağı için en iddialı hedeflerini bile gerçekleştirebilir. Önemli olan bu yöneticilerin yetiştirilmesidir.

Bilgi çağından Bilinç çağına…

Bilgi çağının bir yönü de bilgi fazlalığı ve kirliliği mi?

Hedefe giden en kısa yol için hangi bilgi gerekli?

Sürekli değişen bir dünyada her adımda karar verirken sadece eski veri ve deneyimler yeterli oluyor mu?

Yaratıcılık, önsezi, etkin karar verme, erdemler, iletişim becerileri gerekiyor mu? Nasıl geliştirilir?

Bireyin bilinci kurumun ortak bilinciyle uyum içinde mi? İkisinin bütünlüğü sağlanabilir mi?

Modern çağın stres, bunalım, hastalık gibi problemleri kurumların başarısını nasıl etkiliyor? Bu kurumlara nasıl bir sorumluluk yüklüyor?

Öyle Bir Kurum Hayal Edelim ki 

Çalışanların tümü;

İşi sahiplenerek iş görsün,

Her güne yüksek motivasyonla başlasın,

Kurum bütününde erdemli davranışın benimsenmesine katkı versin,

Rapor ve mazeret yerine işe gelmek için can atsın,

Sevdiği işi yapmak yerine yaptığı işi sevsin,

Çıkan durumlarda şikayet etmek yerine çözüme katkı sağlasın,

Tüm ilişkilerinde problem yerine huzur yaratsın,

İş ortamında huzur bulduğu için uzun yıllar hizmette gönüllü olsun,

Şirketin kültürü ve iş hedefleriyle uyum içinde olsun,

Müşteri ilişkilerinde başarılı olsun, kendini sevdirsin,

Müşteriyi kaybetmemek için elinden geleni yapsın,

Aynı müşteriye yeni ürün/hizmet satabilmekte hünerli olsun,

Var olan müşterilerden yeni müşteriler yaratabilecek beceride olsun,

Müşterinin hali hazır ve gelecekteki gereksinimlerini fark edecek incelikte bir yaratıcılığa sahip olsun,

Detayla uğraşırken bütünü hep göz önünde bulundursun.